Alopesi Areata farkındalığı, erken teşhis ve tedavi için önemli
Eylül ayı, Alopesi Areata (saçkıran hastalığı) Farkındalık Ayı olarak kabul ediliyor. İnflamasyon Derneği Başkanı Prof. Dr. Emel Bülbül Başkan, alopesi areata hastalığının ne olduğunu, risk faktörlerini, tedavi yöntemlerini ve farkındalığın önemini anlatıyor.
Alopesi areata, genellikle saç derisinde küçük yamalar halinde saç kaybına neden olan, bazen de tüm vücuttaki saç ve kılların dökülmesine neden olan otoimmün bir durumdur. Bağışıklık sistemi yanlışlıkla saç foliküllerine saldırdığında saç kaybı meydana geliyor. Tam olarak nedeni bilinmemekle birlikte, genetik ve çevresel faktörlerin kombinasyonuyla ilişkili olduğu düşünülen hastalığın 2017 yılındaki bir araştırmaya göre Türkiye'de sıklığı yüzde 0.1-0.2 arasında değişiyor[1].
Alopesi areatanın teşhisinin genellikle tıbbi öykü, dermatolojik muayene ve bazen ek testlerin uygulanmasına dayandığını söyleyen İnflamasyon Derneği Başkanı Prof. Dr. Emel Bülbül Başkan, alopesi areatanın yaşa, cinsiyete veya etnik kökene bakılmaksızın herkesi etkileyebilen bir durum olduğunu; saç, kaş, kirpik, sakal ve hatta ileri olgularda tüm vucut kıllarının etkilenebileceğini belirtiyor.
Risk faktörlerine dikkat
Otoimmün hastalıklar, aile öyküsü, stres ve çevresel olmak üzere bazı risk faktörlerini taşıyanlarda hastalığa daha sık rastlanabileceğini dile getiren Prof. Dr. Emel Bülbül Başkan, “Romatoid artrit veya tip 1 diyabet gibi diğer otoimmün hastalıkları olan bireylerin, alopesi areata geliştirme riski daha yüksek olabilir. Alopesi areataya sahip bir aile üyesi olmak, bu durumu geliştirme olasılığını artırır. Bu, genetik yatkınlığı gösterir. Stres alopesi areatayı doğrudan tetiklemez ancak zaten bu duruma yatkın olan bireylerde saç dökülmesi ataklarını tetikleyebilir veya kötüleştirebilir. Belirli kimyasallara veya viral enfeksiyonlara maruz kalma gibi bazı çevresel faktörler, bazı bireylerde alopesi areatanın tetikleyicileri olabilir” diyor.
Alopesi areatayı yönetmek için dermatoloğa başvurmak büyük önem taşımakta
Prof. Dr. Emel Bülbül Başkan, alopesi areata tanısı alan bir kişinin yapması gerekenleri ise şöyle anlatıyor: “Hastalar öncelikle bir dermatoloğa danışmalıdır. Dermatolog doğru tanı ve tedavi için gerekli işlemleri açıklayacaktır. Alopesi areata için kesin bir tedavi yöntemi bulunmasa da durumu yönetmek için mevcut tedavi seçenekleri vardır. Tedavi seçenekleri, saç kaybının şiddetine ve yaygınlığı ile bireysel tercihlere bağlı olarak değişir. Dermatolog, hastalığın şiddetine göre en uygun tedavi yaklaşımı konusunda hastayı yönlendirecektir. Saç kaybıyla başa çıkmak duygusal açıdan zorlu olabilir. Özellikle saç dökülme atakları ve hastalık başlangıcı stresle tetikleniyorsa psikiyatrik destek almak hastalık yönetimini kolaylaştıracaktır. Kalan saçların korunması amaçlı organik saç bakım ürünleri kullanılmalı, sert kimyasallardan veya aşırı ısı şekillendirme işlemlerinden kaçınılmalıdır. Alopesi areata bazen diğer saç kaybı veya saç derisi rahatsızlıklarıyla karıştırılabilir, yanlış teşhis edilir. Bu, doğru tedavi ve yönetimin gecikmesine neden olabilir. Alopesi areata, son derece tahmin edilemeyen bir hastalık seyrine sahip olabilir. Alopesi areataya sahip bireylerin, saç kaybı durumlarını yönetme konusunda tecrübeli dermatologlar ve gerekli durumlarda diğer sağlık uzmanlarına danışmaları önemlidir.”
Saç kaybı, özgüven eksikliği ve depresyona yol açabilir
Alopesi areatanın bireyler üzerinde hem fiziksel hem de psikolojik olarak çeşitli etkilerinin olabileceğini belirten Prof. Dr. Emel Bülbül Başkan, “Alopesi areata, bireylerin görünümünü etkileyerek, özsaygılarına ve yaşam kalitelerine olumsuz etki edebilir. Saç kaybı, bireylerin kendilerini güvensiz hissetmelerine, sosyal etkileşimlerde zorluk yaşamalarına ve hatta depresyon veya anksiyete gibi psikolojik sorunlara neden olabilir. Alopesi areata'nın belirtileri nedeniyle bireyler, dikkat çekmekten kaçınabilir, sosyal etkinliklere katılımlarını sınırlayabilir veya özgüven eksikliği nedeniyle ilişkilerinde zorluklar yaşayabilir. Bu etkiler, her bireyde farklılık gösterebilir ve herkes için aynı şekilde geçerli olmayabilir. Ancak alopesi areatanın yaşam kalitesi, fiziksel görünüm ve psikolojik sağlık üzerindeki etkileri dikkate alınmalı ve desteklenmelidir” diyor.
Farkındalığın artması erken teşhis ve tedavi için önemli
Alopesi areatanın erken teşhis edilmesinin tedavi sürecini kolaylaştırabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Emel Bülbül Başkan, bu noktada farkındalığın önemine değiniyor: “Farkındalık, bireyleri saç dökülmesi belirtileri konusunda bilinçlendirir ve dermatoloğa başvurmalarını teşvik eder. Erken teşhis, uygun tedaviye erken başlanmasını sağlar ve saç kaybının kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir. Alopesi areata ile yaşayan bireyler, farkındalık sayesinde destek gruplarına veya topluluklara erişebilir. Bu platformlar, bireylerin deneyimlerini paylaşmalarını, bilgi alışverişinde bulunmalarını ve duygusal destek almalarını sağlar. Hastalık saç dökülmesi nedeniyle fiziksel görünümde değişikliklere yol açar. Farkındalık, toplumun alopesi areata hakkında daha fazla bilinçlenmesine ve bu duruma karşı daha anlayışlı olmasına yardımcı olur. Bireylerin, alopesi areata yaşayanlara karşı empati göstermesi, stigmatizasyonun azalmasına ve toplumsal kabulün artmasına katkı sağlar. Alopesi areata hakkında farkındalığın artması, erken teşhis, tedavi, destek ve toplumsal yaklaşım açısından önemlidir. Farkındalık sayesinde alopesi areata ile yaşayan bireylerin yaşam kalitesi artırılabilir ve toplumda daha iyi bir destek ağı oluşturulabilir.”
Lilly İlaç Medikal Direktörü Dr. Fatih Mehmet Bingöl ise, “Dünya Alopesi Areata Farkındalık Ayı kapsamında alopesi areata hakkında toplumun doğru bilgi sahibi olması büyük önem taşıyor. Pek çok terapötik alanda yaşamı iyileştirme amacımızla çalışmaya devam ediyoruz” dedi.
İlgili Kişiler:
Eray Çoşan / Bordo PR
0 533 927 23 97 / erayc@bordopr.com
Ceren Moral Aru / Bordo PR
0533 921 43 53 / cerenm@bordopr.com
Lilly İlaç hakkında:
Tüm dünyadaki insanların yaşamlarını iyileştiren ilaçlar yaratmak için, insana verilen değeri keşif ile birleştirmek amacıyla 1876 yılında ABD'de kurulmuş olan Lilly, 147 yıllık güçlü bir mirasa sahiptir. Dünya çapında 40.000'den fazla çalışanı olan Lilly'nin yedi ülkede üretim tesisi bulunmakta ve ürünleri 120 ülkede pazarlanmaktadır. Araştırma ve geliştirme alanında yaklaşık 9.600 çalışanı ve yedi ülkede Ar- Ge merkezi bulunan Lilly, 55'ten fazla ülkede klinik araştırmalar yürütmektedir. Lilly, Türkiye'deki faaliyetlerine 1950'lerde, ürünlerinin bir Türk şirketi ortaklığında üretilip dağıtılmasıyla başlamış, 1993 yılında bu çalışmalarını Lilly İlaç Ticaret Ltd. Şti. çatısı altında toplamıştır. O tarihten bu yana Lilly, Türkiye'de, endokrinoloji, merkezi sinir sistemi hastalıkları, onkoloji, dermatoloji, romatoloji, migren ve erkek sağlığı tedavi alanlarındaki yenilikçi ürünlerini Türkiye'deki bireylerin erişimine sunmaktadır. www.lilly.com.tr , www.facebook.com/LillyTurkiye
[1] Pratt, C., King, L., Messenger, A. et al. Alopecia areata. Nat Rev Dis Primers 3, 17011 (2017). doi: 10.1038/nrdp.2017.11
PP-MG-TR-0058
PP-MG-TR-0058